17 Ocak 2013 Perşembe

Son İşyerimden Neden Ayrıldım?

Reytingi çok düşük ama sosyal medyanın desteğiyle ayakta kalan komedi dizisi gibiyim bugünlerde..
Bakmayın beni sadece 5 kişinin izlediğine... Ne anasının gözü okuyucu kitlem var benim. Hey yavrum hey!
Hepsi gözümün bebeğine bakıyorlar, yazsam da göndersem diye...
Valla  billa...
Link verince facebook yıkılıyor be.. Hatta ve hatta benle konuşmayan ama yazdıklarımı okuduğundan adım gibi emin olduklarım var, gonuşturtmayın beni:) Burda açıklarsam ağlayarak tuvalete kaçarlar, tuvalette trafik olsun istemediğimden susuyorum...

Bugün sizlere son işyeirmden neden ayrıldığımı yazacağım. Ama kimseye cevap hakkı doğmaması adına firma ismini ve şahıs isimlerini değiştiriyorum.

Zıbart Kıllı Teknolojiler A.Ş. firmasına yaklaşık 4 yıl önce 50-60 kişi arasından 'Hayatta hiç pişmanlığınız var mı?' mülakat sorusunun cevabına yalan söyleyerek sıyrılıp seçildim. (Mülakat soruları ve mülakatlarla ilgili ayrı bir post yazabilirim.Şimdi konuyu dağıtmak istemem. ) (Verdiğim cevap: Evet pişmanlığım var, keşke önceki firmamda o kadar çok çalışmasaydım, hakkımı vermediler olmuştuYani yalan söylememiş, içimden ne geldiyse onu söylemiştim, bunu samimi bulmuş olabilirler.)

Aynı mülakatta 'Neden ben?' sorusuna aldığım cevap sanırım hiçbirinizi şaşırtmaz:
Modaya aşırı uygun giyiniyorsunuz ve açıkçası bu firmada paçoz çalışan görmekten bıktık, yeminle pirestişli bir müşteri geldiğinde karşısında konuşacak eşek hırsızına benzemeyen bir çalışanımız yok dediler.

Neyse efenim Zıbart firmasında tam 3 yıl çalıştım fiiliyatta. Ama gel gör ki sigortamı eğsik yatırdıklarından 2 yıl 10 ay görünüyorum. Dakka bir gol bir derler ya işe başladığım ilk gün, Şehriban'ın gözlerini kısarak bana baktığını sezinledim. Keki yuttuk dedim, işin yoksa uğraş dur.

İlk 1 yıl için söyleyeyim Allah için iyi çalışıp işi öğrendim. Herkes bendne memnun...Şehriban hariç..O hala gözünü kısıp bakıyor kedi gibi. Sallamıyorum.Ne mattap olcam. Bana dokunmazsa isteidği kadar hissssssss hissssssss hisssssssssssss diyebilir.

Bir yılın sonunda Sayın İşveren Bey, bizim şu yol-yemek-sigorta konusunu bi tekrar gündeme getirsek dedim.
Elcevap: Vallaha Tarzmanya Hanım hiç iş alamadık ki, olsa tükkan sizin, ben de zaten sizin ağabeyinizim, inanaın içim kan neyin ağlıyor, size zam yapamamaktan kendimi yollara vurdum o ülke senin bu tatil benim gezip duruyorum dedi...Peki dedik madem Zıbart firması için biz de fedakarlık yapmalıyız, yapalım dedik. Kedi ç.kü kadar zamma razı olup iş almayı bekledik. (bizim iş dediğimiz şeydeki meblağlar millon dolar seviyesinde olabiliyor)

O işi ben firmadan ayrılana kadar alamadık sayın okuyucu.  İkinci senenin sonunda firmada çalışan ceberrutlar üstüme tünemeye başladı. Nasıl nefret ediyorlar benden anlatamam. Kapı çarpmalar, beni görünce dedikoduya ara vermeler falan. Yine sallamıyorum. Şehriban gözünü kısmış halde hala... Bir ara düşündüm acaba gözünü  şekli mi öyle, olabilri hani, ben mi yanlış anlıyorum dedim. Yok bana kısık sadece...
Ben ikinci senenin başında bana müsade, hem zam almıyorum, hem şehribanın gözü benim yüzümden kaz ayağı olacak ben gideyim dedim. Göndermediler...Benden aşırı memnunlarmış...Bu sefer kedi ç.kü kadar da zam yok...Neyse...

Üçüncü sene oldu...Şehribanın gözündeki kazayakları iyice belirginleşti, bununla birlikte  bölünerek çoğalmış gibi yanına kendinden büyük birin daha kattı. Ama onunla ilgili söylenebilecek bişey yok, ne akar ne kokar, ne akar, ne damlar...

Üçüncü senemde bombayı patlattım, oğluşum doğacaktı. Patronumuz Servet (para düşkünü anlamında) ilk duyduğunda Kemal Sunal'a yakalanıp '-Arkadaşlar lahmacun fırınında çalışacak...' diyen Şener Şen in yüz ifadesiyle 'Aaaa çoh sevindim' gibisinden bişey saçmaladı...

Aman ya ne uzun hikayem varmış, yaz yaz bitmedi...

Hamileliğimin 7. ayına kadar çalıştım. Ama zam almadıkça işleri sallamaya, sallamadıkça da işe 10'da gidip 6 olmadan çıkmalara başlamıştım. Bekliyorum biri bana gelip 'Neden 10'da geleyyon?' dese cevaplarım hazır... Ama hiçkimse sormadı. Neyse..

Bu arada bana bir kötü davranılıyor ki sormayın! Mobbingler mobbingler...Airwick'i kapatın rahatısz oluyorum dedim mesela, kapatmadılar. Mutfakta içilen sigaradumanı olduğu gibi masama geliyor dedim, dinlemediler. ALO bilmemkaçı arayıp şikayet edicem dedim, ondan biraz tırstılar ama yine vazgeçmediler.

Mobingin bir igitti biri geldi anlayacağınız sayın okuyucum. Bu arada Servet abinin kafasında dönen dilkileri sonradan anlayacaktım.

Doğum iznine gireceğim dönemde servet amcayla konuştuk. Bana dedi ki: Ayyy kıyamam sen çok hassas birisin, balık burcuydun sen değil mi?, ayy kıyamam sen burda çok yıpranıyon en iyisi i sen ayrıl... (Sonradan anladığıma göre Servet abimin niyeti beni işten ayırıp, evde çocuk bakarken de iş yaptırtacakmış bana. (freelance miş adı) Ben projelere teklif hazırlayacağım, maaş yok prim varmış. İş alırsak yüzde olarak ödeyecekmiş paramı... Kendisine bu yöntem çok mantıklı gelmiş... Sen ne düşünüyorsun dedi... Valla bana hiç mantıklı gelmedi sayın abim, son üç yılda hiç iş almadık, önümüzdeki üç yılda da alamazsak ben kaz gibi boş yere çalışmış olacağım... (İnsan biraz utanır ya şunu teklif ederken:=) O kadar mı düştünüz, evde çocıuğuna bakarken, ona harcayacağı vakitten çalarak iş yapacak birini para vermeden nasıl kullanırımın peşine düşmüş benim sayın abi.m... Olacakları ben adım gibi biliyorum, işin alınma ihtimali çok yüksekse kendileri hazırlarlar teklifi, ne kadar kağıt kürek işi varsa, kazanılması zor iş varsa bana hazırlattırırlar teklifi... Haa eskaza iş alırsak da yok parayı alamadık, yok kar marjımız çok düşüktü, la öldük bittik deyip gene ödemezler...Servet abi inşallah bu yazdıklarımı okursun da bana attığın palavraların hiçbirini yemediğimi anlarsın.

Neyse benim son sözüm 'ben işten ayırlmıyorum, şu anda siz beni işten çıkartıyorsunuz' oldu. Ayy ne demek hiç öyle bişey yok dedi Servet abim. Verin ülen tazminatlarımı dedim. Yok veremeyiz çok tutuyor, batarız dedi.. Batarsanız batın ülen dedim. Sana o parayı vereceğimize gel çalış, daha ucuza gelir, hem de belki o sürede kendiliğinden istifa edersin anlamına gelen bir mail attı servet abim. bende cevaben 'sen beni çalıştırtamazsın, sgk ya şikayet ederim dedim'... primlerimiz tam maaşımız üzerinden yatmıyordu.
Ödeyecekleri rekor ceza hakkında da bilgilendirince kendisini şak diye ödedi bütün alacaklarımı..

Hey gidi! Daha çooook ayrıntı var ama açmaya kalksam sabah olur.

Böyle vampirlerin yanında çalışmaktansa kendi işimi kurup batırmayı tercih ederim.
BEni dinlediğiniz için teşekükr ederim sayın okuyucu.
Hakkınızı yedirmeyin, hele patron illetine asla....

Şehrinbanın sağ gözü seyirmeye başlamış duyduğuma göre. Çıkmasa bari.



7 yorum:

  1. Hikaye ve oyuncular çok iyi,ah ne zor şartlarda okudum bı bilsen,seni okumayan okuyucu çok şey kaciriyorr

    YanıtlaSil
  2. sayın okurum beni önöre ettiğiz. tişikkir ederim:=)

    YanıtlaSil
  3. :)))kaçırmadık şükür geldik...takipte kalalım:)

    YanıtlaSil
  4. :))))) o şehribanı çoğaltmışlar bence kaz ayaklarıyla beraber :) evdeyken bile bir şehriban bakışı seziyorum üzerimde teeee nerelerdee :)

    YanıtlaSil
  5. çıksın o şehribanın sağ gözü :)

    YanıtlaSil
  6. abouuuw çıkmasın kız yazık:=) ne de olsa o da insan gibi bişeydi...

    YanıtlaSil
  7. insan gibi bişey derken:))geberdim gülmekten.özel sektörde çalışıp birde gıcık kadroya dahil olmak nedir bilirim (iğrençliğini).kaz ayaklarının gitmesine yatırsın paracıklarının hepsini inşallah :))

    YanıtlaSil