15 Mart 2013 Cuma

Yaratıcı Blog İsimleri

Ablanın biri şöyle serzenişte bulunmuş:

Kitap isimlerinden, film isimlerinden ya da sık kullanılan repliklerden oluşan blog, face sayfası ya da dükkan ismi koyuyorlar ya komik buluyorum. Taklitçi olmaktansa biraz yaratıcı olsanız, daha iyi ve şık olur...

Kendi blogunun adı X' in hobi dünyası... 

Böylesine 'Kendi .ötündeki saban okunu görmez, milletin gözündeki saman çöpünü görür' derler....bizim orda tabi:)

14 Mart 2013 Perşembe

Doğum Hikayeleri

  Erkeklerin askerlik hikayelerinden ne kadar tiksinilirse kadınların da doğum hikayelerinden o denli tiksinilir... mi acaba? Her kadın büyük bir iştah ve şevkle nasıl doğurduğunu anlatırken bir kez lafını balla kesip 'kuzum herkes aynı şekilde yapıyor, seninki bana pek heyecanlı gelmedi' dediniz mi? Diyebildiniz mi? Sıkar tabi di mi? O kadın o lafı ömrü billah unutmaz, sürekli pusuda bekler, fırsat kollar... Ne yapsam etsem de önüme bir top sektirsem, vursam vursam gol olsa diye kolaçan eder etrafı... Ne de iyi bilirim ben sizi, ciğerinizi okurum, beni kandıramazsınız...


 Facebookta bir sayfa en ilginç doğum hikayesine fotoğraf makinası hediye edecekmiş, doğum hikayeleri yazılmış, çizilmiş. Hiçbiri de bana ilginç gelmedi, aynı şeyler hep. ya normal doğuruyorlar, ya sezaryenle....Hiçkimsenin de biraz daha fazla adrenalin adına evde doğum yapma gibi bir niyeti yok, yemiyor tabi... Sıkıyorsa evde yapsana! Lafa geldin mi heyecanlı heyecanlı anlatıyorsun, hastaneye yatacağın tarih belli , saat belli... Neyin heyecanı bu anlamadım ki...Normal doğumlarda bile hangi günlerde doğuracağın aşağı yukarı belli... Yani bu çocuk dokuz ay karnında büyüyor, onun bir gün ordan çıkacağı aşikar, olayın neresi sana heyecanlı ve sürprizli geldi ben onu bi anlayabilsem...!

 Heyecanlı hikaye nasıl olur biliyor musun? Çıkar uzay mekiğinde doğurursun, ne bileyip Apocalipto'daki gibi hamileliğini bir çukurda geçirirsin, yağmur yağar, su dolar çukura... O suda doğurmaya çalışırsın, çocuk doğar doğmaz suda yukarı doğru yüzer falan tamam Allah için oturur dinlerim, bi küçük çekirdek de açarım...

Çocuk doğuyor, tarifi imkansiz şeyler hissediliyor, şükrediliyor...Gözlerden yaşlar süzülüyor, aman da inanılamıyor anne baba olunduğuna falan. Bloglar açılıyor, milletin kafası hafta hafta şişiriliyor, olay şişiriliyor da şişiriliyor...İşte fotoğrafta şuursuz bir anne adayı görüyorsunuz...Artık korkudan mı stresten mi böyle şeyler yapıyor bilemiyoruz, kadın ecnebi... Türkiyeden birini seççek halim yok...canıma susamadım. Yalnız aşağıdaki ikizlerin doğum hikayesini dinlemek isterdim, bayağı ilginç bişey var orda!

Aaayyy bi bitmediniz siz, ne olur bi bitin ya, ne önemli ve kıymetli üreme sisteminiz varmış, tamam anladık hepiniz sağlıklı bir şekilde yavrulayabiliyorsunuz. Ama biraz da çocuk sahibi olamayan insanların bunları okuyunca imrenebileceğini vs. de hesaba katsanız, sevincinizi içinizde yaşasanız ne kadar da güzel olur. Çok iyi anladık zaten hepinizin muhteşem  hayatları var ama daha fazla gözümüze sokmayın, bakın biriktiriyorum, uyarmadı demeyin...Benim çocuğum kudurdu ona bakmam lazım lafımı balla kestim.

12 Mart 2013 Salı

Eminönü Çıkarması

tek başıma gitmek istiyordum...olmadı.
eşim çocuk bakacaktı karnına psikolojik ağrı girdi.
yok kahvaltısını yaptırtmadan gitme, altını nasıl değiştiricem tek başıma! yoksa biz de mi gelsek?
saat sabahın 8'inde kalktım, çocuğun kahvaltısı için yumurtasını pişirdim. peynir vs çıkartıp eşimi uyandırdım.
'Ben gidiyorum çocukla ilgilen' dedim. ödü koptu...
'Dur nereye gidiyorsun, bekle bi dakka' dedi...Ben seni durağa bırakırım bir dur. dedi...
gerek yok derken demezken, çocuk seni ister amanda seni özler, vay ben ölem napacağız iki başımıza diye o kadar dırlandı ki 'haydi başımın belediyeleri klakın beraber gidelim' demek zorunda kaldım...
gittik...
hava şöyle bişeylerdi...
 azıcık yağdı bile ama abartmadı...
o kadar da insafsız değil, kırk yılda bir eminönüne gidebildim, onda da gök yere inecek değil ya...
 Neysebiraz işimiz vardı onu halledene kadar oğluşumla babası saray muallebicisinde oturdular, sonra ben yanlarına gittiğimde oğlum ipleri uzatmış, vızır vızır gezen garsonların arasında fink atıyordu. ezilecek ,bri üstüne basacak diye gözümü ondan ayıramadım.

Tek gezebildiğim süre içinde üç beş fotoğraf çekebildim ama atmosfer iç müsait değildi onu söyleyim. O kadar kalabalıktı ki yere düşmek mümkün değil...Şu fotoğrafta görülen yer yine sakindi de fotoğraf falan çekebildim. Elime de 2 çanta alınca fotoğraf akinası kullanmak zorlaştı. bir yandan o kalabalıkta çantanı cüzdanını koru ,bi taraftan kendini kolla, bi taraftan dükkanlara ağzını ayır derken çok zor oluyordu fotograf çekmek ama ben zoru başarıp üçbeş yerde çektim...
Pazenler
 Patcworklükler..
 divitinler
 Ocak batıranlar için kıyafetler...


 Görüldüğü gibi içerde birkaç 'Ocakbatıran' cinsi Shopping Monsters iş başında! :)
Bir de fransız danteli diyorlar ya hep palavra... Metresi 5 liraya fransız danteli değil, fransız WC kağıdı bile olmaz.

Benim aldıklarım neler derseniz, kafamı toplayıp istediğim hiçbirşeye bakamadım.
Ortaya karışık biraz aksesuar, zımba,metal vs, birkaç çeşit yün ip, toptan hediye paketi, makas, kasnak, çeşitli süsler vs. aldım ama onları şimdi hiç oturup fotograflayasım yok daha sonra çekim...

Şununla dabitirim... pazardan aldım iç dış topla 20 tl...


öperler...